Destek ve hareket sistemi, vücutta iskelet, kaslar ve eklemler gibi
yapıları içerir. Bu sistem, vücudun desteklenmesinden sorumlu olan iskelet ve
kaslar aracılığıyla hareketin sağlanmasından sorumlu olan kaslardan oluşur.
Genellikle iki alt sistem olarak kabul edilir:
İskelet Sistemi (Destek Sistemi):
İskelet sistemi, vücudu destekleyen ve koruyan bir yapıdır. İskelet,
kemikler, kıkırdaklar, eklemler ve bağlardan oluşur. İskeletin başlıca
görevleri şunlardır:
· Vücudu desteklemek ve dik
tutmak.
· İç organları korumak (örneğin,
kaburga kemikleri akciğerleri korur).
· Hareketi mümkün kılan kaslara
bağlanmak.
Kas İskelet Sistemi (Hareket Sistemi):
Kas iskelet sistemi, vücudu hareket ettirmekten sorumlu olan kasları
içerir. Bu sistem, kasların, kemiklere bağlı oldukları eklemler aracılığıyla
kemiklerin üzerinde hareket etmelerine olanak tanır. Başlıca görevleri
şunlardır:
· Hareketi sağlamak ve vücudu bir
yerden başka bir yere taşımak.
· İskelet üzerindeki kasların
kasılması ve gevşemesi yoluyla gerçekleşir.
· Kaslar, iskelet üzerinde
çeşitli hareketler gerçekleştirebilir.
Bu iki sistem birbirine yakından bağlıdır ve birlikte çalışarak
vücudun hareket ve destek fonksiyonlarını gerçekleştirirler. İskelet sistemi,
vücudu yapılandırırken, kas iskelet sistemi ise vücudu hareket ettirir.
Eklemler Kaça Ayrılır?
Eklemler, vücutta kemiklerin birbirine bağlandığı yerlerdir ve
hareketi mümkün kılan esnek bağlantılardır. İnsan vücudu içinde çeşitli türde
eklemler bulunmaktadır. Eklemler genel olarak anatomik ve işlevsel
özelliklerine göre sınıflandırılır. İşte eklemlerin temel sınıflandırma
biçimleri:
Anatomik Sınıflandırma:
· Fibrous Eklemler: Kemikleri
birbirine bağlayan kısa liflerle karakterizedir. Fibrous eklemler genellikle
hareketsizdir. Örnek: Kafatasındaki dikişler.
· Cartilaginous Eklemler:
Kemikleri birleştiren kıkırdak dokusu ile karakterizedir. Bu eklemler, sınırlı
hareketliliğe izin verir. Örnek: Omurga diskleri.
· Synovial Eklemler: Hareketi
sağlamak için tasarlanmış karmaşık eklemlerdir. Eklemin içindeki bir boşluk,
sinoviyal sıvı ile doludur ve bu da sürtünmeyi azaltır. Örnek: Diz eklemleri,
omuz eklemleri.
İşlevsel Sınıflandırma:
· Diarthrosis (Serbest Eklemler):
Maksimum harekete izin veren eklemlerdir. Bu eklemler genellikle synovial
eklemlerdir ve vücutta en yaygın olanlarıdır. Örnek: Dirsek, diz eklemleri.
· Amphiarthrosis (Sınırlı
Hareketli Eklemler): Sınırlı harekete izin veren eklemlerdir. Bu eklemler
genellikle fibrous veya cartilaginous eklemlerdir. Örnek: Omurga eklemleri.
· Synarthrosis (Hareketsiz
Eklemler): Hareketsiz eklemlerdir ve genellikle kemikleri doğrudan birbirine
bağlar. Örnek: Kafatasındaki dikişler.
Bu sınıflandırmalar, eklemlerin anatomik özellikleri ve hareket
kabiliyetlerine göre yapılmıştır. Her bir eklemin yapısı ve işlevi, vücutta
farklı anatomik ve biomekanik ihtiyaçları karşılamak üzere uyarlanmıştır.
Enerji Kaynakları Kaça Ayrılır?
Enerji kaynakları, enerji üretimi için kullanılan kaynakları ve bu
kaynaklardan elde edilen enerjiyi tanımlayan genel bir sınıflandırmaya tabi
tutulabilir. Temel olarak, enerji kaynakları iki büyük kategori altında
sınıflandırılabilir: yenilenebilir enerji kaynakları ve fosil enerji
kaynakları.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları:
Yenilenebilir enerji kaynakları, doğadan sürekli olarak
yenilenebilen ve tükenmeyen kaynaklardır. Bu kaynaklar genellikle çevre dostu
olarak kabul edilir ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya katkıda bulunabilir.
Yenilenebilir enerji kaynakları şunları içerir:
· Güneş enerjisi
· Rüzgar enerjisi
· Hidroelektrik enerji
· Jeotermal enerji
· Gelgit ve dalga enerjisi
Fosil Enerji Kaynakları:
Fosil enerji kaynakları, milyonlarca yıl süren organik maddelerin çürümesi ve basınç altında fosilleşmesi sonucu oluşan enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar genellikle sınırlıdır ve fosil yakıtların yanması ile enerji üretilir. Fosil enerji kaynakları şunları içerir:
· Kömür
· Petrol
· Doğal gaz
Fosil enerji kaynaklarının kullanımı, çevresel etkileri nedeniyle
sürdürülebilirlik açısından endişe kaynağıdır. Bu nedenle, yenilenebilir enerji
kaynaklarına geçiş küresel olarak teşvik edilmektedir.
Ergonomik Risk Faktörleri Kaça Ayrılır?
Ergonomik risk faktörleri, çalışma ortamlarında fiziksel ve
psikososyal sağlık risklerine neden olan etmenlerdir. Bu faktörler,
çalışanların performansını, konforunu ve sağlığını etkileyebilir. Ergonomik
risk faktörleri genellikle fiziksel ve organizasyonel faktörler olarak iki ana
gruba ayrılır:
· Fiziksel Ergonomik Risk Faktörleri:
· Postür: Yanlış vücut
pozisyonları, uzun süreli sabit pozisyonlarda çalışma, tekrarlayıcı hareketler
gibi postürle ilgili faktörler.
· Kuvvet: Ağır kaldırmalar,
kuvvet uygulamayı gerektiren işler, tekrarlayıcı kuvvet uygulamaları gibi
faktörler.
· Titreşim: Titreşime maruziyet,
özellikle titreşimli ekipmanları kullanma, iş makineleri ile çalışma gibi
faktörler.
· İşyeri Düzeni ve Ekipman Tasarımı: Çalışma alanlarının düzeni, masa ve sandalye tasarımı, ekipman ergonomisi gibi faktörler.
· Organizasyonel ve Psikososyal Ergonomik Risk Faktörleri:
· Çalışma Süreleri ve Molalar:
Uzun süreli çalışma, aşırı mesai, yetersiz mola süreleri gibi faktörler.
· İş Yükü: Çalışanın işle başa
çıkma kapasitesiyle işin talepleri arasındaki dengesizlik.
· Stres ve Duygusal Yük: İşle
ilgili stres, mobbing, iş yerindeki sosyal ilişkiler gibi faktörler.
· Karar Verme Yetkisi ve Kontrol:
Çalışanın işi üzerindeki kontrolü, karar alma yetkisi ve sorumluluk düzeyi.
· Çalışma Ortamı: Işık, gürültü,
sıcaklık gibi çalışma ortamı faktörleri.
Bu faktörlerin bir kombinasyonu, çalışanların sağlığını, konforunu
ve performansını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir. Ergonomik risk
faktörlerinin belirlenmesi ve düzeltilmesi, çalışma koşullarını iyileştirme, iş
kazalarını ve sağlık sorunlarını azaltma amacını taşır. Bu nedenle,
işyerlerinde ergonomi prensiplerine uygun bir ortamın oluşturulması önemlidir.
Elementler Kaça Ayrılır?
Kimya biliminde, elementler temel kimyasal yapı taşlarıdır ve bir element, aynı atom numarasına sahip olan atomların kümesidir. Elementler, kimyasal olarak indirgenemez ve saf bir madde olarak bulunurlar. Elementler, periyodik tabloda düzenli bir şekilde sıralanmışlardır ve kimyasal sembollerle temsil edilirler. Elementler genellikle üç kategoriye ayrılır:
· Metaller:
· Metaller, genellikle sağdan sola ve yukarıdan aşağıya doğru bir eğilim gösteren periyodik tablonun sol tarafında bulunur. Metaller genellikle parlak, iletken, dövülebilir ve çekilebilir özelliklere sahiptirler. Bazı örnek metaller şunlardır: demir (Fe),altın (Au),gümüş (Ag),bakır (Cu).
· Yarı Metaller (Metaloidler):
· Yarı metaller veya metaloidler, metallerle ametaller arasında bir geçiş bölgesinde yer alırlar. Metaloidler, genellikle hem metal hem de ametallerin özelliklerini gösterirler. Yarı metaller arasında bulunan bazı elementler şunlardır: silikon (Si),arsenik (As),antimon (Sb).
· Ametaller:
· Ametaller, genellikle periyodik tablonun sağ tarafında bulunur ve metallerin özelliklerini genellikle göstermezler. Ametaller genellikle mat, kırılgan, iyi iletken olmayan ve genellikle gaz veya katı formda bulunurlar. Bazı örnek ametaller şunlardır: oksijen (O),karbon (C),flor (F),klor (Cl).
Periyodik tablo, elementleri atom
numarasına göre sıralar ve benzer kimyasal özelliklere sahip olan elementleri
aynı sütunda gruplandırır. Bu düzen, elementlerin genel özelliklerini
anlamamıza ve kimyasal reaktivitelerini tahmin etmemize yardımcı olur.