Obua, abanoz, gül, şimşir, sedir gibi sert ağaçlar kullanılarak yapılmaktadır. Ayrıca günümüzde sert plastik bir madde olan ebonit kullanılarak üretilen obualar da mevcuttur. Obua çalgısı, yukarıdan aşağıya doğru gittikçe genişleyen yani konik şeklinde olan bir müzik aletidir. Üst gövde, alt gövde ve kalak parçalarının birleşmesi ile meydana gelmektedir. Çalgının en üstünde ince ve küçük olan metal bir boru yer almaktadır. Bu borunun üzerine çift kamışlı ağızlık takılmaktadır. Bu ağızlık da hassas bir şekilde seçilip yontulan ince iki kamış parçasından meydana gelmektedir. Bu iki kamış birbirine balmumlu iplik ile bağlanarak birleştirilmektedir. Çalgıdan çıkan sesler bu kamışa üflendiğinde elde edilmektedir.
Obuayı çalan kişinin nefesi ile titrettiği kamış, borunun içerisindeki havayı titreterek sesin oluşmasını sağlamaktadır. Çalgıcı obuayı sol eli yukarıda, sağ eli aşağıda olacak şekilde kullanmalıdır. Günümüzdeki obualarda bulunan metal mekanizmalar obuanın gövdesinde bulunan deliklerin açılıp kapanmasında çalgıcıya kolaylık sağlamaktadır. Obua çalgısının notaları sol anahtarı ile yazılmaktadır. Obua kendi içerisinde kalın ses bölgesi, orta ses bölgesi ve ince ses bölgesi olmak üzere üç adet farklı tınlayan bölgeye sahiptir. Obuanın karakterine en uygun ezgiler küçük, karakteristik, orta ses bölgesinde yazılmış olan ezgilerdir. Obua, solo bir çalgı olarak geçmektedir. Ancak bazı durumlarda diğer gruplar ile unison olarak çalınabilmektedir.
Obua Tarihi Hakkında Bilgiler
Obua, 17. Yüzyılda Fransız müzisyenleri olan Jean Hotteterre ve Michel Philidor tarafından icat edilen bir üflemeli çalgıdır. Ancak obuanın kökleri Eski Yunan’a, Mısır’a ve Orta Doğu’ya kadar dayanmaktadır. Obuanın atası olarak bilinen nefesli enstrümanlara Orta Asya’da zurna, Mısır’da zamr, Çin’de kuan, Japonya’da ise Hişiriki denmektedir. Küçük Asya’dan Yunanistan’a kadar gelen aulos çalgısının ilk kez Olympos Dağı’nda çalındığını ve Athena’nın aulostan esinlenerek obua çalgısını yaptığını savunan insanlar da bulunmaktadır. İlk yapılan obualar halk danslarında, kasaba şenliklerinde ve büyük toplantılarda kullanılmıştır. Barok Çağı’ndan günümüze obua çalgısı için çeşitli konçertolar kaleme alınmıştır. Mozart’ın, Richard Strauss’un ve daha pek çok bestecinin bu geleneği sürdürdüğü görülmüştür.