Omurgalı Hayvanlar Kaça Ayrılır?
• Kemikli Balıklar (Osteichthyes):
• Bu sınıf, kemikli iskelete sahip olan sucul hayvanları içerir.
• Örnekler: Sazan, somon, orkinos.
• Kıkırdaklı Balıklar (Chondrichthyes):
• Bu sınıf, kıkırdaklı iskelete sahip olan sucul hayvanları içerir.
• Örnekler: Köpekbalıkları, vatozlar.
• Amfibiler (Amphibia):
• Bu sınıf, hem su hem de karada yaşayan hayvanları içerir. Genellikle yaşam döngüsünün farklı aşamalarında su ve karada yaşarlar.
• Örnekler: Kurbağalar, semenderler, salamandr.
• Sürüngenler (Reptilia):
• Bu sınıf, pullara ve kertenkele gibi özelliklere sahip olan sürüngenleri içerir. Genellikle karada yaşarlar.
• Örnekler: Timsahlar, kertenkeleler, kaplumbağalar.
• Kuşlar (Aves):
• Bu sınıf, uçabilen tüyleri ve sertleşmiş bir gaga yapısına sahip olan kuşları içerir.
• Örnekler: Kartallar, kuzgunlar, ördekler.
• Memeliler (Mammalia):
• Bu sınıf, süt bezlerine sahip olan ve genellikle kürk veya tüylerle kaplı olan memelileri içerir.
• Örnekler: Köpekler, kediler, insanlar.
Her bir sınıf içinde farklı türler ve alt gruplar bulunmaktadır. Bu sınıflar, omurgalı hayvanların genetik, anatomik ve ekolojik özelliklerine göre sınıflandırılmasını sağlar.
· Bakterileri:
Topraktaki demir bileşenlerini okside ederek enerji üreten bakterilerdir. Bu bakteriler, demirin oksidasyonu sırasında enerji elde ederler.
· Metanogenik
Bakteriler: Metan üreten bakterilerdir ve genellikle organik madde bozunması
sırasında metanı üretirler.
Ototroflar, ekosistemlerde enerji
akışının temelini oluşturan ve diğer organizmalar için besin kaynağı sağlayan
önemli organizmalardır. Fotosentez ve kemosentez, ototrofların enerji üretme
süreçlerini temsil eder ve bu süreçler, organik maddelerin inorganik maddelere
dönüştürülmesinde temel rol oynar.
Omurgalı Hayvanlar Kaça Ayrılır?
Omurgalı hayvanlar (Vertebrata),omurga (vertebral sütun) adı verilen bir iskelete sahip olan hayvanları içeren
büyük bir hayvan alt şubesini ifade eder. Omurgalı hayvanlar, kendi içerisinde
altı ana sınıfa ayrılmaktadır. İşte omurgalı hayvanların alt sınıfları:
· Kemikli Balıklar (Osteichthyes):
· Bu sınıf, kemikli iskelete
sahip olan sucul hayvanları içerir.
· Örnekler: Sazan, somon, orkinos.
Kıkırdaklı Balıklar (Chondrichthyes):
· Bu sınıf, kıkırdaklı iskelete
sahip olan sucul hayvanları içerir.
· Örnekler: Köpekbalıkları, vatozlar.
· Amfibiler (Amphibia):
· Bu sınıf, hem su hem de karada
yaşayan hayvanları içerir. Genellikle yaşam döngüsünün farklı aşamalarında su
ve karada yaşarlar.
· Örnekler: Kurbağalar, semenderler, salamandr.
· Sürüngenler (Reptilia):
· Bu sınıf, pullara ve kertenkele
gibi özelliklere sahip olan sürüngenleri içerir. Genellikle karada yaşarlar.
· Örnekler: Timsahlar, kertenkeleler, kaplumbağalar.
· Kuşlar (Aves):
· Bu sınıf, uçabilen tüyleri ve
sertleşmiş bir gaga yapısına sahip olan kuşları içerir.
· Örnekler: Kartallar, kuzgunlar, ördekler.
· Memeliler (Mammalia):
· Bu sınıf, süt bezlerine sahip olan ve genellikle kürk veya tüylerle kaplı olan memelileri içerir.
· Örnekler: Köpekler, kediler,
insanlar.
Her bir sınıf içinde farklı türler
ve alt gruplar bulunmaktadır. Bu sınıflar, omurgalı hayvanların genetik,
anatomik ve ekolojik özelliklerine göre sınıflandırılmasını sağlar.
Omurgasız Hayvanlar Kaça Ayrılır?
Omurgasız hayvanlar, omurga veya
iskelet sistemine sahip olmayan hayvanlardır. Bu büyük hayvan grubu, çok
çeşitli organizmaları içerir ve genellikle anatomik ve biyolojik özelliklere
dayalı olarak sınıflandırılır. İşte omurgasız
hayvanların bazı ana grupları:
· Süngerler (Porifera): Süngerler, çok basit vücut yapılarına sahip olan ve genellikle suyu süzerek beslenen hayvanlardır. Hücreleri arasında sıvı dolaşımı olan bir yapıları vardır.
· Kıkırdaklılar (Cnidaria): Denizanasılar, mercanlar, hidralar ve deniz anemonları gibi organizmaları içeren bu grup, çoğunlukla radial simetriye sahiptir ve sahip oldukları özel hücreler (nematositler) ile avlarını yakalarlar.
· Yumuşakçalar (Mollusca): Yengeçler, midyeler, istiridyeler, karınca, sümüklüböcek ve mürekkep balığı gibi çok çeşitli organizmaları içeren bu grup, genellikle yumuşak bir vücut ve bir kabuk içerir.
· Eklembacaklılar (Arthropoda): En büyük omurgasız hayvan grubudur. Böcekler, örümcekler, kabuklular ve bacaklılar, eklemli bacakları ve dış iskeletleri ile tanımlanır.
· Şeritli Solucanlar (Annelida): Toprak solucanları, deniz solucanları ve sülükleri içeren bu grup, vücutlarındaki tekrarlanan halkalar nedeniyle adını alır.
· Kabuklular (Echinodermata): Deniz yıldızları, deniz salyangozları ve deniz hıyarları gibi organizmaları içerirler. Vücutları genellikle yıldız şeklinde bir simetriye sahiptir.
· Dikenliler (Chordata):
Omurgasız hayvanlar içinde, bir altgrup olan dikenliler, notokord adı verilen
bir yapıya sahiptir. Ancak bu gruptaki birçok tür, yetişkin aşamada
notokordunun kaybolmasına neden olarak omurgasız olarak kabul edilir. Hem
omurgasız hem de omurgalı hayvanları içerirler.
Bu gruplar, omurgasız hayvanların sadece birkaç örneğini temsil
etmektedir ve her bir grup, kendi içinde daha spesifik alt gruplara
ayrılabilir.
Otonom Sinir Sistemi Kaça Ayrılır?
Otonom sinir sistemi, vücudun çeşitli iç organlarını düzenleyen bir
sinir sistemi olup iki ana bölüme ayrılır. Bu iki ana bölüm, sempatik sinir sistemi ve
parasempatik sinir sistemidir. Bu iki sistem, birbirlerine genellikle zıt
etkilerde bulunarak vücut fonksiyonlarının denge içinde tutulmasına yardımcı
olurlar.
· Sempatik Sinir Sistemi:
· Sempatik sinir sistemi,
genellikle "savaş veya kaç" tepkisi olarak bilinen durumlarla
ilişkilidir.
· Stres veya tehlike anlarında
etkinleşir ve vücuda enerji sağlayarak kalp atış hızını artırır, kan basıncını
yükseltir, solunumu hızlandırır ve enerji depolarını serbest bırakır.
· Sempatik sinir sistemi, genellikle "fight or flight" (savaş veya kaç) yanıtını tetikleyerek organizmanın acil durumlarla başa çıkmasına yardımcı olur.
· Parasempatik Sinir Sistemi:
· Parasempatik
sinir sistemi, genellikle "dinlenme ve sindirim" aktiviteleriyle
ilişkilidir.
· Vücudu
sakinleştirir, kalp atış hızını düşürür, solunumu yavaşlatır, sindirim
sistemini uyarır ve enerji depolarını yeniden doldurarak dinlenme ve iyileşmeyi
teşvik eder.
· Parasempatik
sinir sistemi, organizmanın normal durumlarında, özellikle dinlenme ve sindirim
faaliyetlerinde etkin olarak çalışır.
Sempatik ve parasempatik sinir
sistemleri, birlikte çalışarak vücut fonksiyonlarını dengede tutarlar. Bu iki
sistemin etkileşimi, homeostaz adı verilen vücut içi dengeyi koruma sürecini
sağlar. Her iki sistem de otonom sinir sisteminin bir parçasıdır ve birbirleriyle
koordineli bir şekilde çalışarak çeşitli iç organ sistemlerini düzenler.
Ortaçağda Bilim Kaça Ayrılır?
Ortaçağda bilim, genellikle dini öğretiler ve Aristoteles'in eserleri üzerine inşa edilmişti. Ortaçağ bilimi, temelde teolojik düşünce ile entegre edilmişti ve doğa olaylarının çoğunu tanrısal bir düzenin parçası olarak açıklamaya yönelik bir eğilime sahipti. Ortaçağ bilimi, genel olarak şu başlıklar altında incelenebilir:
· Doğa Felsefesi (Natural Philosophy): Modern bilim terminolojisinin kullanılmadığı bir dönemde, bilim terimi yerine "doğa felsefesi" terimi yaygındı. Aristoteles'in düşünceleri, Ortaçağ biliminde etkili bir şekilde benimsenmiş ve bilim, doğa olaylarını açıklamada teolojik ve Aristotelesçi bir çerçeve içinde ele alınmıştı.
· Matematik ve Astronomi: Ortaçağda matematik ve astronomi, özellikle Arap matematikçilerin ve astronomların eserleri aracılığıyla gelişmişti. İslam dünyasındaki bilim ve öğrenim, Ortaçağ Avrupa'sına aktarılmıştı. Örneğin, Al-Khwarizmi'nin "Al-Kitab al-Mukhtasar fi Hisab al-Jabr wal-Muqabala" adlı eseri, cebirin temellerini atmıştır.
· Tıp ve İlaç: Ortaçağ tıbbı,
Yunan-Roma döneminden miras alınan eski tıp geleneğine dayanıyordu. Ancak,
Ortaçağ Avrupası'nda tıp uygulamaları genellikle dini inançlar ve mitlere
dayanıyordu. Tıp eğitimi genellikle manastır okullarında veriliyordu.
· Alkimya: Ortaçağda kimya ve alkimya, maddeyi dönüştürme ve özdeşleşme arayışlarına odaklanan bir dizi esoterik uygulama içeriyordu. Alkimistler, metalleri altına dönüştürme çabalarıyla meşhurdu, ancak bu çabaların birçok yönü sembolik ve mistikti.
· Mekanik ve Optik: Ortaçağda,
optik ve mekanik konuları üzerine çalışmalar yapılmıştır. Örneğin, İbn
el-Heysem (Alhazen),11. yüzyılda "Optics" adlı eserinde ışığın
yansıması ve kırılması gibi optik olayları detaylı bir şekilde incelemiştir.
Ortaçağ bilimi, daha sonraki Rönesans dönemine doğru evrilmeye başlamış ve modern bilimin temelleri atılmıştır. Rönesans, eski klasik eserlere ve yeni gözlemlere dayalı olarak bilimde önemli bir değişimi beraberinde getirmiştir.