Babürname İlk Anı Mı?
Babürname adı, Babür İmparatorluğu'nun kurucusu Babür'ün bir
incelemesidir. Bu eser aynı zamanda hatırat türünün özelliklerini de
taşımaktadır. Birçok dilde birçok kez yeniden basıldı. "Bekai" olarak
da bilinir. 1526-1528 yılları arasında yazıldığı tahmin edilen kitap, imparatorluğun
yaratılışı ve gelişiminin yanı sıra biyografisini de anlatıyor. Hatıralar,
Babür'ün 12 yaşında (10 Haziran 1494) Fergana'da tahta çıkmasıyla başlar ve
ölümünden 16 ay öncesine (7 Eylül 1529) kadar devam eder. Babür Şah bu
kitabında gördüğü yerlerin coğrafi konumunu, siyasi, idari ve askeri
yapılarını, önde gelen şahsiyetlerin düşünce ve eylemlerini anlatmaktadır.
Babürname İlk Anı Mı?
Babürnamenin ilk anı olup olmadığı sıkça araştırılır. Bizim
edebiyatımızdaki ilk anı örneği olarak 7. asırdaki Göktürk Yazıtları kabul
edilmektedir. Babür Şah'ın 16. yüzyılda yazdığı Babürname de anı niteliği
taşır. Ebulgazi Bahadır Han'ın 17. yüzyıldaki Şecere-i Türkî'si anı
örneklerimiz arasındadır.
Babürname Kimin Tarihini Anlatır?
Babür Şah bu kitabında gördüğü yerlerin coğrafi konumunu,
siyasi, idari ve askeri yapılarını, önde gelen şahsiyetlerin düşünce ve
eylemlerini anlatmaktadır. Babür veya tamamen Zahiruddin Muhammed Babur, Babür
İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarıydı.
Babürname Hangi Türün Örneğidir?
Babürname, Babür İmparatorluğu'nun kurucu Babür tarafından
kaleme alınan hatırat olarak kabıl edilir. Eser aynı zamanda anı türünün de
özelliklerini taşımasıyla bilinir olmuştur.
Babürname'yi Kim Yazdı?
Babür veya tam adı Zahiruddin Muhammed Babur, Babür
İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarıydı. Baba tarafından Timur'un ve
anne tarafından Cengiz Han'ın soyundan gelen Babür Şah, Hindistan seferinin
sonunda 1519'dan tüm kuzey Hindistan'ı yöneterek Delhi Sultanlığı'nı ve günümüz
Afganistan, Pakistan ve Hindistan'ı sona erdirdi. 1526. Kuzeyini kaplayan
topraklarda Babür İmparatorluğu'nu kurdu.
Anı Türü Edebiyatımıza Ne Zaman Girmiştir?
19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük oranda Fransız
etkisindeki Tanzimat Dönemi'nde ilk örnekler ortaya çıkmaya başlandı. Akif
Paşa'nın Tabsıra, Namık Kemal'in Magosa Mektupları ve Ziya Paşa'nın Defter-i
Amâl eserleri bu türün ilk örnekleri olarak kabul edilmiş bulunmaktadır.