Stockholm sendromu bir kurban ve bir suçlu arasında oluşan duygusal bağ olarak özetlenebilir. Kendisine zor kullanan, baskı uygulayan kişilere karşı kişinin kendi iç dünyasında geliştirdiği savunma sisteminin bir parçasıdır aslında. Kişi empati yeteneğini geliştirmeye çalışırken karşılıklı iletişimden etkilenebilir ve zor kullanana karşı güven duygusu hissetmek isteyebilir. İsviçre’nin Stockholm şehrinde yaşanan bir soygun olayı sonrası sendromu ortaya çıkaran kişi psikiyatr Nils Bejerot’tir. Bu sendromun başlangıcında bir kurban ve suçlu kişi arasında oluşan bağ günümüz koşullarında; Kötü niyetli ilişkilerde, çocuk istismarlarında, insan ticareti ve spor koçluğu gibi alanlarda görülmektedir.
Stockholm Sendromu Belirtileri Nelerdir?
· Kurban ya da kendine zor kullanılan kişi zor kullanana karşı olumlu duygular geliştirebilir.
· Kurban ya da kendine zor kullanılan kişi, rehine yada mağdur olan kişi, kendini bu durumdan kurtarmak isteyenlere karşı olumsuz duygular besleyebilir.
· Kurban ya da kendine zor kullanılan kişi, zor kullananın iyi yönlerini görmeye başlayıp kendini onunla benzer yönler bulmaya başlayabilir.
· Bir iyilik karşısında minnet duyulması
· Suçlunun yaptığı kötülük karşısında kurbanın kendini suçlu hissetmesi
· Kurbanın Suçluyu düşünme süresi
· Suçlunun uyguladığı kötü davranışları, şiddeti ve tehditleri inkar
· Kurbanın ya da rehinenin kendi kendini suçlaması
· Kurbanın, hayatı suçlunun penceresinden görmesi
· Kurbanın Suçluyu iyi biri olarak görmeye başlaması ve suçluyu da kurban olarak değerlendirmesi
Stockholm Sendromu Bir Hastalık Mıdır?
Kurbanın veya kendine zor kullanan kişiye karşı geliştirdiği duygusal bağ olarak bilinen Stockholm sendromu psikolojik bir rahatsızlıktır.
Stockholm Sendromu Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Stockholm sendromu, İsviçre’nin başkenti olan bu şehirde (Stockholm) 1973 yılının 23 ağustos ayında yaşanan bir banka soygunu olayı sonrasında ortaya çıkmıştır. Bir banka soygunu yapabilmek için bankaya giren soyguncu, 4 banka personelini 131 saat boyunca rehin almıştır. Rehin alma sürecinde soyguncu rehinelere iyi davranışlar sergilemiş, rehinelerde soyguncuya iyi davranmışlardır. 131 saatin sonunda polisin bankaya gireceğini fark eden bir rehine soyguncuyu uyarmıştır. Yaşanan olay sonrası yakalanan soyguncu aleyhine ifade vermeyen rehineler soyguncu için aralarında para toplayıp avukat masraflarını karşılamışlardır. Ve rehinelerden biri soygun olayı sonrası nişanlısından ayrılarak soyguncunun hapisten çıkmasını beklemiş ve onunla evlenmiştir.
Stockholm Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?
Stockholm sendromu kapsamlı tedavi gerektiren uzun bir süreçtir ki psikiyatrik bir bağ olmasından dolayı terapi uygulamaları kullanılarak tedavi edilebilir. Psikoterapi yani suçlunun davranış amacına yönelik travma terapisi uygulanması tedavide etkili olabilmektedir. Ayrıca travma sonucu oluşan stres bozuklukları için bilişsel davranış ile psikolojik tedavi Stockholm sendromunda iyileşme sürecinde etkili olabilmektedir.
Stockholm Sendromu Nasıl Geçer?
- Stockholm sendromlu kişinin yakın çevresinde bulunan kişilere bu sendromla ılgili davranış eğitimleri verilmeli
- Stockholm sendromu yaşayan kişinin duygu durumunu anlayışla karşılayıp kendi durumunun farkındalığına varlarınızın zaman tanınmalı
- Sendroma yakalanan kişiyi yakın çevresinin yargılamaması
- Ve bunlarla birlikte Stockholm sendromuna yönelik tedavi sürecinin devam ediyor olması iyileşme sürecinin kısalmasında etkili olacaktır.
Stockholm Sendromu Neden Olur?
Sendroma yakalan kişi diğer bir ifadeyle kurban ya da rehinenin geçmiş yaşamında oluşan stresli olaylar ve travmalar bu sendromun oluşmasına zemin hazırlar.
Kurban kişi suçluya karşı hayatta kalma mücadelesi verirken kendini muhtaç olarak görür, kendini korumak için bir güven duygusu geliştirir. Kurban ve suçlu arasındaki iletişimin olumlu ve güzel olması da bu sendromun oluşmasını olumlu yönde etkiler.
Stockholm Sendromu Sebepleri Nelerdir?
Aile içi şiddet gören insanlarda ve hapishaneye giren insanlarda daha çok görülüyor olması bu kişilerin geçmiş yaşantılarında oluşan travmalar ve kendi iç dünyalarında yaşadıkları eksikliklerdir.