Parmak izi, bir kişinin parmak uçlarındaki deri
izlerinin benzersiz desenlerinden oluşan biyometrik bir özelliktir. Parmak
izleri, genellikle su, yağ, toz ve diğer maddelerle kaplı olmaları nedeniyle iz
bırakma özelliği taşırlar. Parmak izleri, kimlik tespiti ve suç soruşturmaları
gibi alanlarda yaygın olarak kullanılan bir tanıma yöntemidir.
Parmak izinin keşfi, tarih boyunca farklı
kültürlerde ve toplumlarda farklı zamanlarda gerçekleşmiş olabilir, ancak
modern biyometri ve kriminalistikteki kullanımı daha yakın dönemlere dayanır. İşte bazı önemli gelişmeler:
· Antik Çin ve İslam Uygarlıkları: Antik Çin ve İslam kültürlerinde, parmak izlerinin benzersiz olduğuna dair bazı inançlar vardı. Ancak, bu inançlar biyometrik tanıma olarak kullanılmadı.
· 19. Yüzyıl: 19. yüzyılın
ortalarında, parmak izleriyle kimlik tespiti konsepti yavaş yavaş gelişti. 19.
yüzyılın sonlarına doğru, birkaç araştırmacı, parmak izlerinin benzersiz
olduğunu ve kişileri tanıma amaçlı kullanılabileceğini belirtti.
· 20. Yüzyıl Başları: 20. yüzyılın başlarında, Francis Galton gibi bilim insanları parmak izlerinin sınıflandırılması ve kaydedilmesi için sistemler geliştirmeye başladılar
· 1901: İngiliz bilim adamı Sir Edward Henry, parmak izlerinin adli tıp ve suç soruşturmalarında kullanılmasına yönelik bir sınıflandırma sistemini tanıttı. Bu, modern parmak izi tanıma sistemlerinin temelini oluşturdu.
· 1902: Amerika Birleşik Devletleri'nde Thomas Jennings'in davasında parmak izi delilleri mahkemede kullanıldı ve bu, ABD'deki ilk parmak izi kullanımı oldu.
Bu gelişmelerin ardından parmak izi tanıma, adli tıp, güvenlik ve
kimlik tespiti gibi birçok alanda yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Radar Ne Zaman Keşfedildi?
Radar, "RAdio Detection And Ranging" teriminin kısaltması
olan bir teknolojidir. Radar, elektromanyetik dalgaların gönderilip yansıyan
sinyallerin alınarak uzak nesnelerin konumlarının belirlenmesine dayanan bir
uzak konum tespit sistemidir. Radarın icadı, 20. yüzyılın başlarına
dayanmaktadır.
Radarın gelişimiyle ilgili önemli kilometre taşları şunlardır:
· 1904-1906:
· Elektromanyetik dalgaların yansıma prensibi, Heinrich Hertz ve Christian Hülsmeyer tarafından keşfedildi. Hülsmeyer, gemiler arası çarpışmaları önlemek için elektromanyetik dalgaların kullanımını önerdi. Bu, radarın temel fikrini oluşturan ilk çalışmalardan biriydi.
· 1935:
· İskoç fizikçi Sir Robert
Watson-Watt, uçak tespiti için mikrodalga tabanlı bir sistem geliştirdi ve ilk
radar patenti için başvuruda bulundu. Bu sistem, Birleşik Krallık'ın hava
savunma sistemi için önemli bir rol oynadı.
· 1939-1940:
· İkinci Dünya Savaşı sırasında, radar teknolojisi büyük gelişmeler kaydetti. Havanın izlenmesi, uçakların ve gemilerin tespiti, hatta meteoroloji için radar sistemleri kullanıldı.
· 1940'lar Sonları ve 1950'ler:
· Savaş sonrası dönemde, radar
teknolojisi sivil ve askeri birçok alanda hızla benimsendi. Hava trafik
kontrolü, meteoroloji, deniz ve hava savunması gibi birçok uygulama için radar
kullanılmaya başlandı.
Radarın keşfi ve gelişimi, bir dizi bilim insanının ve mühendisinin
çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bir başarı öyküsüdür. Radar, bugün birçok
farklı alan, özellikle de havacılık, savunma, meteoroloji ve denizcilik gibi
birçok uygulama alanında önemli bir rol oynamaktadır.
Satürn Ne Zaman Keşfedildi?
Satürn, antik çağlardan beri gözlemlenebilen bir gezegen olup,
tarihi kayıtlarda bilinen en eski gezegenlerden biridir. Ancak, Satürn'ün
halkalarını ve birçok özelliğini içeren daha detaylı gözlemleri, ilk
teleskopların icadı ile birlikte başlamıştır.
Satürn'ün halkalarını ilk gören kişi Galileo Galilei'dir. Galileo,
1610 yılında kendi tasarladığı teleskopla Satürn'ü incelediğinde, onun
çevresinde iki küçük nokta gibi görünen halkaları keşfetti. Ancak, o dönemde
teleskop teknolojisi bu halkaların doğasını anlamalarına izin vermediği için
Galileo ve diğer gözlemciler, Satürn'ün halkalı bir yapıya sahip olduğunu
düşündüler.
Halkaların doğası ve yapısı, daha sonraki yıllarda gözlemlerle ve
teleskop teknolojisinin gelişmesiyle daha iyi anlaşıldı. Özellikle, İtalyan
gökbilimci Giovanni Domenico Cassini, 1675 yılında Satürn'ün halkalarını
ayrıntılı bir şekilde inceledi ve onları doğru bir şekilde tanımlayarak Cassini
bölgesi olarak adlandırılan boşluğu keşfetti.
Dolayısıyla, Satürn'ün varlığı antik çağlardan beri biliniyordu,
ancak halkalarının doğası ve yapısı modern teleskop gözlemleri ve teknolojik
gelişmelerle daha yakın tarihlerde anlaşıldı.
Sirius Yıldızı Ne Zaman Keşfedildi?
Sirius, gece gökyüzündeki en parlak
yıldızlardan biridir ve genellikle Canis Major takımyıldızında bulunur.
Sirius'un keşfi, antik çağlara kadar uzanmaktadır ve tarih boyunca birçok
kültürde önemli bir rol oynamıştır.
Sirius'un bilinen tarih öncesi keşfi hakkında
spesifik bir tarih vermek zordur, çünkü bu yıldız çok parlak ve gökyüzünde
kolayca görülebilir. Antik Mısırlılar, Sirius'un Doğuşu ile Mevsimlerin
Başlaması arasında bir ilişki kurmuşlardır. Bu, Nil Nehri'nin taşkınlarını
takvimlemelerine ve tarım faaliyetlerini düzenlemelerine yardımcı olmuştur.
Batı dünyasında, Sirius'un yıldız olarak
gözlemlenmesi ve tanımlanması antik Yunan dönemine kadar gitmektedir. Antik
Yunanlılar, bu parlak yıldızı "Σείριος" (Seirios) olarak
adlandırmışlardır, bu kelime "kavurucu" veya "yalayıcı"
anlamına gelir. Yıldız, Yunan mitolojisinde Canis Major (Büyük Köpek)
takımyıldızının gözü olarak kabul edilmiştir.
Modern bilimde, Sirius'un özellikleri ve
yerleşim yeri daha ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. 19. yüzyılın sonlarına
doğru, Sirius'un bir ikili yıldız sistemi olduğu ve bir yıldızın diğerinden
etkilendiği keşfedildi. Ayrıca, Sirius'un yörüngesindeki bir arkadaş yıldızın
varlığı da tespit edildi.
Sonuç olarak, Sirius'un gözlemlenmesi ve
bilinçli bir şekilde adlandırılması çok eski zamanlara dayanmaktadır, ancak
modern bilimsel keşiflerle bu yıldızın doğası ve özellikleri daha iyi
anlaşılmıştır.
Stephenson 2-18 Ne Zaman Keşfedildi?
Samanyolu
Galaksisi'nde yer alan en büyük açık kümelerden biri olan Stephenson 2,
Amerikalı astronom Charles Bruce Stephenson tarafından Haziran 1990'da
keşfedilmiştir. Bu kümeye ait bir üye olarak adlandırılan Stephenson 2-18
yıldızı, bu zengin ve büyük yıldız kümesinin içinde yer alır.