Uzun yıllardır ülkemizde sürekli olarak yaşanan toplumsal problemlerden biri de kadına şiddet olaylarıdır. Sırf kadın olduğundan dolayı pek çok şiddete maruz kalan ve ölümle sonuçlanan cinayet vakaları sürekli olarak artış gösterdiğinden dolayı toplumsal olarak bilinçlenmek ve bu tür şiddet ve cinayet vakalarını önlemek amacıyla üstümüzde büyük bir sorumluluk bulunmaktadır. Çünkü kadın erkek ayrımı yapmaksızın hiçbir kimse cinsiyeti fiziksel görünüşü vs. ne olursa olsun kimsenin yaşamına son vermeye hakkı yoktur. Bu yüzden toplum olarak her türlü cinayet suçuna ve haksız yapılan şiddetleri karşı sessiz kalmamız ve özellikle bu konuda ahlak ve insan hakları konusunu en baştan ailelerin çocuklarına gerekli bilinci vermesi sağlanmalıdır. Çünkü aslında çocukluktan bu yana gerekli bilincin ve eğitimin verilmemesi özellikle kadına şiddet olaylarının normalize olmasına sebep olduğu için bütün ailelerin bu konuda bilinçlenerek çocuklarına gerekli eğitim vermesi gerekmektedir. Şu an baktığımız zaman ülkemizde her yıl artış gösteren kadın cinayetleri bu bilinci tam olarak alamadığımızdan kaynaklandığı için pek çok kadının yaşamı da haksız yere sona ermektedir.
Eğer iki birey arasında bir problem varsa bu problemler hukuksal yollarla çözülmeli ve şiddete başvurma gibi mevzulara girilmemesi öncelikle anlaşılması gereken konulardan biridir. Bu konuda yapılabilecek çözüm yolları ise öncelikle şiddetin doğuracağı sonuçları ve şiddete son vermenin bilincini insanı aşağılamaktan geçecektir. Ki her şeyden öte bu bilincin insanı aşılanması zaten en baştan bu tür şiddet ve cinayet olaylarını karışılmaması için en iyi çözüm yolu olacaktır. Bunun yanı sıra yıllardır süre gelen erkek çocuklarına gösterilen norm ve davranışları değiştirme yolunda adım atılmalı ve insanlara karşı saygının ve bilincin aşılanması için gerekli teşvikler yapılmalıdır. Bunun yanı sıra hiçbir cinsiyet ayrımı yapmadan çocuklarınıza yakınlarınıza tanıyıp tanımadığınız pek çok kişiye cinsiyet eşitliğini savunmanız ve bunu aşılamalıyız oldukça önemlidir. Bu tür psikolojik sorunlar, öfke kontrolü, madde bağımlılığı ve bazı suçların ne kadar kötü olduğunu ve toplumsal eşitliği aşılayarak ileriki nesillerde özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesi adına çalışmalar yaparak bu sorunun en azından bir miktar önüne geçilebilir. Çünkü fiziksel olarak ne kadar kişiyi koruma altına alsak da bu suçları işleyen kişilerin bilinçlerini kontrol etmediğimiz sürece özellikle kadına yönelik şiddet ve cinayet olayları tam olarak son bulmayacaktır.
Kadına Karşı Şiddet Kanunu Nedir?
Ülkemizde tabii ki bir takım insan hakları kanunları geçerli olsa da ayrıca toplumsal konuları parmak basabilmek için ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanunlar bulunmaktadır. Bu kanun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 8 Mart 2012 tarihinde kabul edilmiş ve 20 Mart 2012'de resmi gazete ile yasal olarak yayımlanmıştır. Bu kanunun amacı ise şiddet gören ve bu şiddetten olumsuz etkilenen, tehdit altında kadın çocuk ve aile bireylerini ve tek taraflı mağdurların korunabilmesi için bir takım önlemleri baz alan ve şiddete dur diyebilmek adına belli başlı düzenlemelerdir. Bu kanun ayrıca fiziksel şiddetin yanı sıra da cinsel şiddet, ekonomik ve psikolojik şiddetleri de içinde barındırmaktadır. Büyük ölçüde İstanbul Sözleşmesine göre oluşturulan bu kanun büyük ölçüde İstanbul Sözleşmesine göre oluşturulan bu kanun şu an hala yürürlükte olsa da 2012'den bu yana hala kadına şiddet problemlerini tam olarak çözebilmiş değiliz. Bu yüzden belki de bu konuda daha özel yaptırımlar uygulanarak bu olayları azaltabilmek adına hareketi geçebilmeliyiz.
Kadına Karşı Şiddet Türleri Nelerdir?
Toplumsal olarak maalesef ki şiddete olan meylimizden dolayı kadın erkek ayrımı yapmaksızın hala tam olarak bilinçlenmediğimizden dolayı sürekli olarak şiddet ve cinayet haberleri almaktayız. Özellikle kadına şiddet mevzusu yıllardır gündemden düşmeyen ve dikkat çekilmesi gereken bir konudur. Kadına yönelik yapılan bu şiddetler fiziksel şiddet, cinsel şiddet, psikolojik, sözlü, duygusal şiddet ve ekonomik şiddet olarak toplumumuzda baş göstermektedir. Genel olarak bu şiddet süreçlerinin işleyişi ise öncelikle psikolojik şiddetin başlamasıyla ortaya çıkan gerginlik sonucu tartışmanın büyümesi ile diğer şiddet türlerini olan adımlar artmaktadır. Bu psikolojik şiddetin ilerlemesiyle birlikte artık fiziksel şiddet dönemi başlayabilmektedir. Bu da fiziksel olarak verdiği acı ve hasarla birlikte toplumumuzda dikkat çekilmesi gereken konulardan. Çünkü hiçbir insan sadece bazı tartışmalar ve anlaşmazlıklar sonucu şiddet görmeye hakkı olmadığında kadına yönelik şiddetin de önlenmesi gerekiyor. Eğer bu insan şiddet eğilimini sürekli olarak devam ettiriyorsa genel olarak pişmanlık ve bahane bu dönemlerde sıklıkla yaşanacaktır. Bu dönemde şiddet uygulayacak kişi kadına hediyeler alma özür dileme ve bahanelerini ortaya koyma yoluna gider. Daha sonra zaten bu tutumu edindikten sonra bahanelerin ardından yine şiddet dönemleri başlayabilmektedir. Bu durumlarda eğer tek bir taraf sürekli zarar görüyorsa yapacak en iyi çözüm olarak hukuksal süreçlerin başlatılması gerekmektedir.