Filistin İsrail Savaşı Neden Başladı?

Filistin İsrail Savaşı Neden Başladı?
03.07.2024 19:43
Filistin İsrail savaşı, İsrail Hamas savaşı, Suriye savaşı neden başladı? Kurtuluş savaşı, Diyarbakır Sur olayları neden başladı? İşte o detaylar...

Filistin-İsrail savaşı, 20. yüzyılın ortalarından itibaren Ortadoğu’da önemli bir çatışma ve siyasi mesele haline gelmiştir. Bu çatışmanın kökenleri, tarihsel, dini, etnik ve siyasi faktörlerin birleşiminden kaynaklanmaktadır. İşte Filistin-İsrail savaşının başlamasına neden olan başlıca faktörler:

Tarihsel ve Dini Nedenler:

Tarihsel Hak İddiaları: Hem Yahudiler hem de Filistinliler, bu topraklar üzerinde tarihsel hak iddialarında bulunmaktadır. Yahudiler, bu bölgenin eski İsrail Krallığı’nın ve Yahudi halkının tarihsel vatanı olduğunu savunmaktadır. Filistinliler ise bu toprakların yüzyıllardır Arap halkı tarafından yerleşilmiş olduğunu belirtmektedir.

Dini Bağlar: Kudüs ve çevresi, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsal kabul edilen bölgeler arasında yer alır. Bu nedenle, bu topraklar üzerinde dini bağlar ve kutsallık iddiaları çatışmayı daha da karmaşık hale getirmiştir.

Siyonizm ve Arap Milliyetçiliği:

Siyonizm Hareketi: 19. yüzyılın sonlarında, Yahudi milliyetçiliği anlamına gelen Siyonizm hareketi, Yahudiler için Filistin’de bir yurt kurma hedefini benimsemiştir. Theodor Herzl gibi Siyonist liderler, Yahudi devletinin kurulması için siyasi ve yerleşim faaliyetlerini teşvik etmiştir.

Arap Milliyetçiliği: Aynı dönemde, Arap milliyetçiliği hareketi de güç kazanmıştır. Araplar, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra bağımsız Arap devletleri kurma arayışında olmuştur. Bu durum, Filistin'deki Arap halkının da bağımsızlık taleplerini artırmıştır.

İngiliz Mandası ve Göç:

Balfour Deklarasyonu (1917): Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz hükümeti, Balfour Deklarasyonu ile Filistin'de bir Yahudi ulusal yurdu kurulmasını desteklediğini açıkladı. Bu açıklama, Yahudi göçünü teşvik ederken Araplar arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açtı.

İngiliz Mandası (1920-1948): Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Filistin, İngiliz mandası altına girdi. İngiliz yönetimi, Yahudi göçünü ve yerleşimini kontrol etmeye çalıştı, ancak bu dönemde Yahudi ve Arap toplulukları arasındaki gerilimler arttı.

İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası:

Holokost ve Yahudi Göçü: İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan Holokost, Yahudi halkının büyük bir kısmının Avrupa’dan kaçmasına ve Filistin’e göç etmesine neden oldu. Bu göç dalgası, bölgede demografik değişikliklere ve çatışmalara yol açtı.

Birleşmiş Milletler Planı (1947): Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarının Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölünmesini öneren bir plan sundu. Yahudi topluluğu bu planı kabul ederken, Arap topluluğu ve çevre Arap ülkeleri planı reddetti.

1948 Arap-İsrail Savaşı:

İsrail’in Kuruluşu (1948): 14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti’nin bağımsızlık ilanı, ertesi gün Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak’ın İsrail’e karşı savaş açmasıyla sonuçlandı. Bu savaş, İsrail’in zaferiyle sonuçlandı ve yüzbinlerce Filistinli mülteci durumuna düştü.

Nakba (Felaket): Filistinliler, 1948 savaşı sırasında yaşanan yerinden edilmeleri "Nakba" (Felaket) olarak adlandırmaktadır. Bu olay, Filistinlilerin büyük bir kısmının topraklarından sürülmesi ve mülteci durumuna düşmesiyle sonuçlandı.

Süregelen Çatışma:

Toprak ve Egemenlik Sorunları: 1967 Altı Gün Savaşı sırasında İsrail, Batı Şeria, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri ve Sina Yarımadası'nı işgal etti. Bu durum, toprak ve egemenlik sorunlarını daha da karmaşık hale getirdi.

Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO): 1964 yılında kurulan PLO, Filistin halkının bağımsızlık mücadelesini sürdürmek için çeşitli silahlı ve siyasi eylemler gerçekleştirdi.

Barış Görüşmeleri ve Anlaşmazlıklar: 1990'larda başlayan Oslo Barış Süreci gibi çeşitli barış girişimlerine rağmen, taraflar arasındaki anlaşmazlıklar çözülememiştir. Yerleşim politikaları, mültecilerin durumu, Kudüs’ün statüsü gibi konular çatışmayı sürdürmektedir.

Sonuç:

Filistin-İsrail çatışması, derin tarihsel kökleri olan ve karmaşık siyasi, dini ve etnik faktörlerden kaynaklanan bir sorundur. Çözüm, taraflar arasında kalıcı bir barış anlaşması ve karşılıklı tanınma ile mümkündür. Ancak, bu süreç, tarafların güvenlik, haklar ve egemenlik konularında uzlaşmasını gerektirmektedir. 

İsrail Hamas Savaşı Neden Başladı?

İsrail ile Hamas arasındaki savaş, bir dizi karmaşık siyasi, sosyal ve askeri nedenin birleşiminden kaynaklanmaktadır. İşte İsrail-Hamas savaşının başlamasına yol açan temel nedenler:

Temel Nedenler:

Toprak ve Egemenlik Sorunları: İsrail ile Filistin arasındaki toprak anlaşmazlıkları ve egemenlik iddiaları, çatışmaların ana nedenlerinden biridir. Özellikle Gazze Şeridi'nde Hamas'ın kontrolü ele geçirmesi, bu bölgedeki gerilimi artırmıştır.

Hamas'ın Kuruluşu ve İdeolojisi: 1987 yılında kurulan Hamas, İsrail'in varlığını tanımayan ve silahlı direnişi savunan bir Filistinli İslami direniş hareketidir. İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak tanımlamaktadır ve Hamas'ın İsrail'e yönelik roket saldırıları, bu çatışmaların başlıca nedenlerinden biridir.

Askeri Çatışmalar ve Saldırılar: Hamas'ın İsrail'e yönelik roket saldırıları ve İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri operasyonları, çatışmaların tırmanmasına neden olmuştur. İsrail, Hamas'ın roket saldırılarına yanıt olarak Gazze'deki hedeflere hava saldırıları düzenlemektedir.

Blokaj ve İnsani Kriz: Gazze Şeridi, İsrail ve Mısır tarafından abluka altındadır. Bu abluka, Gazze'deki ekonomik ve insani durumu kötüleştirmiş ve halk arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmıştır. Ablukanın etkileri, çatışmaların başlıca nedenlerinden biridir.

Siyasi Gerginlikler ve Provokasyonlar: Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki olaylar, Şeyh Cerrah mahallesindeki tahliyeler ve Mescid-i Aksa'daki gerginlikler, çatışmaların tetikleyici unsurları arasında yer almıştır. Bu tür olaylar, Hamas ve İsrail arasındaki gerilimi artırmış ve çatışmaların başlamasına yol açmıştır.

Önemli Çatışma Dönemleri:

2008-2009 Gazze Savaşı (Operasyon Dökme Kurşun): Hamas'ın İsrail'e yönelik roket saldırıları ve İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri operasyonları, bu dönemdeki çatışmaların temel nedenlerindendir.

2012 Gazze Savaşı (Operasyon Bulut Sütunu): İsrail'in Hamas komutanını hedef alması ve ardından gelen roket saldırıları ile İsrail'in hava operasyonları, bu çatışmanın ana nedenleridir.

2014 Gazze Savaşı (Operasyon Koruyucu Hat): Hamas'ın artan roket saldırıları ve İsrail'in buna yanıt olarak geniş çaplı askeri operasyonları, bu savaşın temel nedenleridir.

2021 Gazze Çatışması: Doğu Kudüs'teki tahliyeler ve Mescid-i Aksa'daki olaylar, Hamas'ın roket saldırıları ve İsrail'in hava operasyonları ile çatışmaların tırmanmasına neden olmuştur.

Sonuç:

İsrail-Hamas savaşı, derin tarihsel ve siyasi anlaşmazlıkların bir yansımasıdır. Kalıcı bir barışın sağlanması için tarafların karşılıklı güven inşa etmesi, uluslararası toplumun desteği ve adil bir çözüm gereklidir. Hamas, İsrail ve birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır ve bu durum, çatışmaların çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. 

Suriye Savaşı Neden Başladı?

Suriye Savaşı, 2011 yılında başlayan ve yıllar boyunca süregelen karmaşık bir iç savaş ve bölgesel çatışmadır. Bu savaşın başlamasına yol açan nedenler, çeşitli sosyal, ekonomik, siyasi ve dış faktörlerin birleşiminden kaynaklanmaktadır. İşte Suriye Savaşı'nın başlamasına neden olan başlıca faktörler:

Temel Nedenler:

Otoriter Yönetim ve Siyasi Baskı: Suriye, 1970'ten beri Esad ailesi tarafından yönetilmektedir. Hafız Esad ve ardından oğlu Beşar Esad, otoriter bir yönetim tarzı benimsemiş ve muhalefeti bastırmıştır. Siyasi özgürlüklerin kısıtlanması, muhalefetin susturulması ve insan hakları ihlalleri, halk arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmıştır.

Ekonomik Sorunlar: 2000'lerin sonlarında Suriye, ciddi ekonomik zorluklar yaşıyordu. Yüksek işsizlik oranları, yoksulluk, yolsuzluk ve ekonomik fırsatların sınırlı olması, halkın memnuniyetsizliğini artırdı. Tarım sektöründeki çöküş ve 2006-2010 arasında yaşanan ciddi kuraklık, kırsal kesimlerde ekonomik durumu daha da kötüleştirdi ve birçok insanın şehirlere göç etmesine neden oldu.

Arap Baharı: 2010 yılında Tunus'ta başlayan ve ardından Mısır, Libya, Yemen ve diğer Arap ülkelerine yayılan Arap Baharı, Suriye'de de demokrasi ve özgürlük taleplerini canlandırdı. Bu hareket, otoriter rejimlere karşı geniş çaplı halk ayaklanmalarına yol açtı ve Suriye'de de benzer protestoların başlamasına ilham kaynağı oldu.

Etnik ve Dini Gerilimler: Suriye, etnik ve dini açıdan çeşitli bir nüfusa sahiptir. Sünni Araplar çoğunlukta iken, Aleviler (Beşar Esad'ın da mensup olduğu grup),Kürtler, Dürziler ve Hristiyanlar gibi çeşitli etnik ve dini gruplar da bulunmaktadır. Bu gruplar arasındaki gerilimler ve ayrımcılık, iç savaşın başlamasında etkili olmuştur.

Başlangıç ve Gelişmeler:

Barışçıl Protestolar: Mart 2011'de Deraa şehrinde, okul duvarına hükümet karşıtı sloganlar yazan gençlerin tutuklanması ve işkence görmesiyle barışçıl protestolar başladı. Bu protestolar, kısa sürede ülke genelinde yayıldı ve daha geniş çaplı hükümet karşıtı gösterilere dönüştü.

Hükümetin Sert Müdahalesi: Beşar Esad yönetimi, protestolara karşı sert bir müdahale başlattı. Güvenlik güçlerinin barışçıl göstericilere karşı şiddet kullanması, ölümlere ve yaralanmalara neden oldu. Bu durum, protestoların daha da büyümesine ve halkın daha geniş kesimlerinin katılımına yol açtı.

Silahlı Çatışmalar ve İç Savaş: Protestoların şiddetle bastırılması, muhalif grupların silahlanmasına ve silahlı çatışmaların başlamasına neden oldu. Esad rejimine karşı çeşitli silahlı muhalif gruplar ortaya çıktı ve ülke hızla bir iç savaşa sürüklendi.

Bölgesel ve Uluslararası Faktörler:

Bölgesel Aktörler: Suriye Savaşı, bölgesel güçler arasında da bir vekalet savaşına dönüştü. İran ve Hizbullah, Esad rejimini desteklerken, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi ülkeler muhalif gruplara destek verdi.

Uluslararası Müdahale: ABD ve Rusya gibi büyük güçler de çatışmaya müdahil oldu. Rusya, Esad rejimini askeri olarak desteklerken, ABD ve müttefikleri bazı muhalif gruplara destek sağladı. Ayrıca, IŞİD'in yükselişi ve terör tehdidi, uluslararası müdahaleyi daha da karmaşık hale getirdi.

Sonuç:

Suriye Savaşı, çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanın yerinden edilmesine ve büyük bir insani krize yol açtı. Savaş, ülkenin altyapısını büyük ölçüde tahrip etti ve uzun vadeli barış ve istikrarı sağlamak için büyük zorluklar yarattı. Çatışmanın temel nedenleri ve dinamikleri, savaşın çözümünü karmaşık hale getirmekte ve uluslararası toplumun desteği ile kapsamlı bir barış anlaşması gerektirmektedir. 

Kurtuluş Savaşı Neden Başladı?

Kurtuluş Savaşı, 1919-1923 yılları arasında Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesi olarak gerçekleşti. Bu savaşın başlamasına yol açan temel nedenler, Birinci Dünya Savaşı'nın sonuçları, işgaller, ekonomik ve sosyal sorunlar ile milli bağımsızlık düşüncesidir. İşte Kurtuluş Savaşı'nın başlamasına neden olan başlıca faktörler:

1. Birinci Dünya Savaşı'nın Sonuçları:

Osmanlı İmparatorluğu'nun Çöküşü: Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu, İttifak Devletleri (Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan) ile birlikte yenildi ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin fiilen sona ermesine yol açtı ve imparatorluğun toprakları işgal edilmeye başlandı.

2. Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918):

Ağır Hükümler: Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ağır hükümleri, Osmanlı topraklarının işgal edilmesine ve ordunun dağıtılmasına neden oldu. Bu durum, Türk halkı arasında büyük bir tepki yarattı.

İşgaller: Ateşkesin ardından İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan) Osmanlı topraklarını işgal etmeye başladı. Özellikle İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali, Türk milletinin direnişini ateşleyen önemli bir olay oldu.

3. Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920):

Sevr Antlaşması'nın Dayatılması: İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti'ne Sevr Antlaşması'nı dayatarak, Osmanlı topraklarının büyük bir kısmını paylaştı ve Anadolu'da bağımsız devletler kurulmasını öngördü. Bu antlaşma, Türk milletinin varlığını tehlikeye atan bir anlaşma olarak görülüyordu ve büyük bir tepki topladı.

4. Milli Mücadele Ruhu:

Mustafa Kemal Atatürk ve Liderlik: Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak milli mücadeleyi başlattı. Atatürk, Anadolu'da bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini örgütlemek için Erzurum ve Sivas Kongrelerini düzenledi ve halkı işgallere karşı direnişe çağırdı.

Milli Bilinç ve Direniş: Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik arzusu, milli mücadele ruhunun oluşmasında önemli bir rol oynadı. Halk, bağımsızlık için birleşti ve direniş hareketlerine destek verdi.

5. İşgallere Karşı Direniş:

Kuva-yi Milliye Hareketi: İşgallere karşı Anadolu'da yerel direniş hareketleri olan Kuva-yi Milliye birlikleri kuruldu. Bu birlikler, işgalcilere karşı silahlı direniş göstererek halkın bağımsızlık mücadelesini sürdürdü.

Doğu ve Güney Cepheleri: Doğu Anadolu'da Ermenilere karşı, Güney Anadolu'da ise Fransız ve Ermeni kuvvetlerine karşı mücadeleler verildi. Bu cephelerde elde edilen başarılar, milli mücadelenin moral ve motivasyonunu artırdı.

6. Misak-ı Milli (Ulusal Ant):

Ulusal Hedefler: 28 Ocak 1920'de Osmanlı Meclis-i Mebusanı tarafından kabul edilen Misak-ı Milli, Türk milletinin bağımsızlık ve toprak bütünlüğü konusundaki kararlılığını belirten bir belgeydi. Bu belge, milli mücadelenin hedeflerini ve temel ilkelerini ortaya koydu.

7. Büyük Taarruz ve Zafer:

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi: 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlandı. Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde (Dumlupınar Savaşı) Yunan kuvvetleri yenilgiye uğratıldı ve İzmir 9 Eylül 1922'de kurtarıldı.

Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923): Kurtuluş Savaşı'nın askeri zaferleri, diplomatik zaferle taçlandı. Lozan Antlaşması ile Türkiye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü uluslararası alanda kabul edildi.

Sonuç:

Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesi olarak tarihe geçti. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen bu savaş, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının temelini oluşturdu ve ulusal bağımsızlık fikrinin önemli bir sembolü haline geldi. 

Diyarbakır Sur Olayları Neden Başladı?

Diyarbakır Sur Olayları, 2015 yılının sonlarında ve 2016 yılının başlarında Türkiye'nin güneydoğusundaki Diyarbakır ilinin Sur ilçesinde yaşanan şiddetli çatışmalar ve güvenlik operasyonlarıdır. Bu olayların başlamasına yol açan nedenler, Kürt sorunu, PKK'nın stratejik değişiklikleri, çözüm sürecinin sona ermesi ve bölgedeki güvenlik politikaları gibi çeşitli faktörlerin birleşiminden kaynaklanmaktadır. İşte Diyarbakır Sur Olayları'nın başlamasına neden olan başlıca faktörler:

1. Kürt Sorunu ve PKK:

PKK (Kürdistan İşçi Partisi): 1984 yılından itibaren Türkiye'nin güneydoğusunda silahlı mücadele başlatan PKK, Kürtlerin haklarını savunma iddiasıyla bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedeflemiştir. PKK, Türkiye tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır.

Çözüm Süreci: 2013 yılında başlayan çözüm süreci, Türk hükümeti ile PKK arasında barış ve müzakereleri içermekteydi. Bu süreçte silahların bırakılması ve siyasi çözümler üzerinde duruluyordu. Ancak, 2015 yılına gelindiğinde süreç sona erdi ve çatışmalar yeniden başladı.

2. Çözüm Sürecinin Sona Ermesi:

2015 Seçimleri ve Gerginlikler: Haziran 2015 genel seçimlerinde HDP'nin (Halkların Demokratik Partisi) parlamentoya girmesi ve AKP'nin (Adalet ve Kalkınma Partisi) tek başına hükümet kuramaması, siyasi dengeleri değiştirdi. Temmuz 2015'te Suruç'ta ve Ceylanpınar'da yaşanan terör saldırıları, çözüm sürecinin sona ermesine ve çatışmaların yeniden başlamasına neden oldu.

Çatışmaların Yeniden Başlaması: Temmuz 2015'te PKK ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar yeniden yoğunlaştı. Bu dönemde PKK, şehirlerde hendekler kazma ve barikatlar kurma taktiğiyle mücadele etmeye başladı.

3. Hendek ve Barikatlar:

PKK'nın Yeni Stratejisi: PKK, Sur başta olmak üzere birçok şehirde hendekler kazdı ve barikatlar kurdu. Bu strateji, güvenlik güçlerinin bölgeye girmesini zorlaştırmak ve halk arasında bir direniş ortamı yaratmayı amaçlıyordu.

Güvenlik Operasyonları: Türk güvenlik güçleri, bu hendek ve barikatları kaldırmak ve bölgedeki PKK varlığını sona erdirmek amacıyla kapsamlı operasyonlar başlattı. Sur, bu operasyonların merkezlerinden biri haline geldi.

4. Bölgedeki Durum ve Operasyonlar:

Sokağa Çıkma Yasakları: Sur ilçesinde güvenlik operasyonları sırasında sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Bu yasaklar, sivillerin güvenliği ve operasyonların etkinliği açısından gerekli görüldü.

Çatışmalar ve Yıkım: Sur'da yoğun çatışmalar yaşandı ve bu çatışmalar sırasında bölge büyük bir yıkıma uğradı. Tarihi yapılar ve sivil yerleşim alanları ciddi şekilde zarar gördü.

Sivil Kayıplar ve Göç: Çatışmalar sırasında birçok sivil hayatını kaybetti ve binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Göç edenler, çevre illere ve Türkiye’nin batısına yöneldi.

Sonuç ve Etkiler:

Bölgenin Yeniden İnşası: Çatışmaların sona ermesinin ardından Sur'da yeniden inşa çalışmaları başlatıldı. Hükümet, bölgenin yeniden inşası için çeşitli projeler geliştirdi.

Toplumsal ve Siyasal Etkiler: Sur Olayları, Türkiye'deki Kürt sorunu ve PKK ile mücadelenin karmaşıklığını bir kez daha ortaya koydu. Olaylar, hem bölge halkı hem de Türkiye genelinde derin toplumsal ve siyasal etkiler yarattı.

Güvenlik Politikaları: Olaylar, Türkiye’nin güvenlik politikalarının ve terörle mücadele stratejilerinin yeniden şekillenmesine neden oldu. Güvenlik güçlerinin şehir merkezlerindeki operasyonları ve terörle mücadelede kullanılan yöntemler geniş çapta tartışıldı.

Diyarbakır Sur Olayları, Türkiye'nin yakın tarihindeki önemli ve trajik olaylardan biri olarak hafızalarda yer etmektedir. Bu olaylar, Kürt sorunu ve terörle mücadele konularında derinlemesine düşünülmesi gereken birçok sorunu gözler önüne sermiştir.

Yorumlar

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

İlginizi Çekebilir